15 Ağustos 2010 Pazar

ŞAHİNLER HOLDİNGTEN SIFIR NOKTASINA


1986 yılında tekstile girdim. Elimde çanta, edirneden antep'e kadar blue-jean satmayla başladım bu işe..Pazarlama birikimimin yeterli olduğuna kanaat getirince üretimi merak etmeye başladım ve o dönemin en büyük ihracatçılarından biri olan Rubi-Bersan-alpan'da Planlama müdürü olarak işe başladım. Olayı çözmüştüm..Satıştan imalata mesele kafamda oluşmuştu. Memur çocuğu olduğum için kendi işimi kurmak hiç aklıma gelmemişti. Ancak çok sevdiğim (hala) patronum, beni planlama müdürlüğünden işletme müdürlüğüne getireceğine (ki iktisadi bilimler fakültesi mezunuyum), dışarıdan birini getirip, beni olduğum yerde bırakıverince.....kendi işimi kurmak zorunda kaldım..1993 yılından bahsediyorum. Trendleri biliyordum, patronum adına modayı takip ediyor, bir alman katalog firmasının renk ve desen anlayışı nedirden, mağaza zincirlerinde orta yaş üstü bayan desenleri nedire kadar biliyordum. Bunu büyük bir zevkle patronum adına yapıyordum ama, önce o ateş etti ve ayrıldım...allahın unuttuğu bir yerde dükkan tuttum. Serinyaylada idi. Mahalle aradsında biryer. Ne farkeder ki, gelecek sene almanların ne giyeceğini biliyordum zaten..Hakikaten de öyle oldu. Kısa zamanda nakit sermayesiz ama bilgi, görgü, sezgi ve algılarımla inanılmaz yollar (kendi çapımmda) katettim. Kendimde inanamıyordum. O dönemin en popüler kumaşçıları bile, benim kumaşlarımı "korsanlıyor"du, ilk zamanlar buna çok sevindim...Salaklık işte..Ben on bin metre satıyordum, onlar sermaye güçleri ve geniş kadrolarıyla yüzbinlerce metre satıyorlardı benim kumaşlarımı..Ama bu sayede kendimi check etmiştim. Doğru yoldaydım.
Benim sermayem yoktu ama sofistike fikirlerim vardı, trend algılarım güçlüydü. Hiç mütevazi davranmadım, itkib den türkiyenin en büyük ihracatçılarının isimlerini aldım ve onları hedefledim..Öyle ya iki çıpılak bir hamama yakışırdı, onlarda sermaye bende ise fikir vardı. Netekim, netekim (12 eylül aklıma geldi bir an)...Hepsinin tedarikçisi oldum. Kalitesiz, algısız, eleştirmeyen, yalaka "memur"lar çalıştırdıklarından, bu memurlar da salla başını al maaşını zihniyetinde olduklarınhdan, ortam benim için boştu, rakibim yoktu yani...
Maaşlı çalışan memur çocuğuna göre iyi paralar kazandım, ama tabiki mal sattıklarım, mallarımı korsanlayanlar benden çok kazandı..
Hedef müşterilerimden biri şahinler holdingti..Yıllarca servis verdim onlara...Bilkont Kumaş bölümleri olmasına rağmen, adamlar altarında şirket arabası fink atıp, aybaşını dörtgözle beklediklerinden garibim kemal şahin benden mal almak zorunda kalıyordu. Ha kendi kumaş firmaları mı, onlar da işte evlerini geçindiriyor, çocuk sahibi oluyor, emeklilikleri için ssk ya primleri yatıyordu. İnanırmısınız, allahın 170 denye jarsesini bile yapamayan bu asalaklar yüzünden kemal şahinin firmaları benden alıyordu bu primitif kumaşı....Gün geldi dünyada kriz filan değil de, şahinler holdingin bu "memur"ları yüzünden firma batma noktasına geldi. Önce tedarikçileri harcadı. Oysa yıllar önce bu elemanları kapı önüne koysaydı, belki bu kadar zorluğa girmezdi. Düşünsenize, avrupada tüm fuarlarına gönderiyordu elemanlarını, uçağa bindiğimizde şahinler holding zevatına selam vermekten insan yoruluyordu....Peki geri dönünce ne oluyordu, yine gelip kenandan alıyorlardı kumaşı. Çünkü o personel, fuar dönemleri öncesi, sen barcelona, ben düsseldorf, sen köln ben frankfurt şu paris kavgası yapıyordu. Kimsenin niyeti gidip trendleri öğrenip, dönüşte buna uygun tasarımlar yapmak değildi..Gidip orda gördüklerini Fineteks'te görünce, ohhh, hazırlop, trend hazır...Ha siparişlerin hepsi bana mı geliyordu, yok. Paris vs. gibi ülkeleri gezen bilkont kumaş tedarik ekipleri, yeni trendlere göre kenanın geliştirip numunelerini tam zamanında veren kenana gelen siparışlere dalıyorlardı..." abi biz bilkontuz, siparişi bize verin..ne fineteksi kardeşim, biz grup firmasıyız" filan...Be kardeşim, ben yapmadan önce kumaşı yapıp kendi grup firmalarınıza numune olarak verip sipariş almalarını sağlasanız ya...yoook olmaz, kim gezecek paris, kölün, düsseldorf veya barcelonada...Sonra kim facebook una, speysine orda çektirdikleri fotografları koyup hava atacak...ama saadet zinciri koptu gitti...Kabak kenanın başına patladı. 1993 yılında kurduğum kendi işimi kaybettim. iflas ettim. bilmiyorum, belki karşılıksız çekten aranıyorum. Yakalansam keşki, hapishanede 3 öğün yemek var en azından...Araba almıştım, kredi taksitlerimi ödeyemedim diye bağladılar. birbuçuk yıldır yeddi emin otoparkında, satılsa bedeli otopark parasına yetmez..bu ve benzeri borçlar büyüdükçe büyüyor. ama sorry yani kusura bakmasınlar bunlarla ilgilenemiyorum, karnım aç, ne şekilde doyururum, nerde yatarım, uyurum, diye düşünüyorum.
İşlerim iyiyken yanımda olanlar tekmeyi vurdu. Başarısız bir şerefsizdim neticede. Para varken bir eli yağda bir eli balda olanlar, para bitince dirseği göstermekte gecikmediler.
Cebimde onmilyar tl yazan şahinler holding çeki duruyor. arkası yazılmış. savcılığa vermedim. Benim de onlarda çekim var. belki onlar verip benim hakkımda tutuklama kararı çıkartmıştır. ama benim elim varmadı, yapmadım...ama bir ekmeğe muhtacım..
Kışsa yazlık elbiselerimde, yazsa kışlık elbiselerimde "bir umut" bozuk para, tek bir sigara arıyorum...Şahinler holding mi...Ha arasıra basında rastlıyorum...: Kemal şahin, tüm borçlarımı ödedim diyormuş, ...! Peki bana olan borcun? 1993 yılında kurduğum işimi, iflas erteleme kararıyla bitirdin..ben sürünüyorum. Yaş 53, bana olan borcun...
Neyse hayırlı olsun diyelim.
Kimsenin bana borcu yok zaten, ...
Daha başka kimlerin borcu yok biliyormusunuz?
Kurt kocayınca çakallara oyuncak olurmuş derler.
Bir kız kardeşim vardı, sünepenin teki bir baltaya sap olamıyacaktı, okul arkadaşlarımdan birinin yanında işe koydum. 30 yada 35 yıldır orda çalışıyor. Ev aldı araba aldı keyfi yerinde..
ama o da bana sırt çevirdi...Neymiş efendim ben başarısızmışım...yanlış yapıp iflas etmişim.
Arkadaşlar bizim köye giderseniz (benim param yok gidemiyorum) benden selam söyleyin, tanımazlarsa, zengin oldu dersiniz, o zaman anamı da tanırlar babamı da...diye bir eski söz vardı...Ey para sen nelere kadirmişsin be..Eş, kardeş. sen varsan yanımızda, yoksan, onlar da yok....Yolları açık olsun. Ben kapitalle başlamadım bu işe. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner diye teselli ediyorum kendimi işte.,.AMA DURUM BUDUR..